Bu dönemki proje dersimiz Hekimbaşı Ümraniye katık atık transfer istasyonunun kentsel tasarımı. 1993'teki kayma sonrası 25 kişinin ölümüne sebep olan alan aslında Türkiye'de çöp depoloma tekniğinin değişimine önayak olmuş. 1950'lere kadar tüm katı atığın denize döküldüğü İstanbul'da, çöplerin herhangi bir işlemden geçmeden, ayrıştırılmadan üstüste yığılması anlamına gelen vahşi depoloma metodunun uygulamaya geçmesi de yine bu yıllara denk düşüyor. 80'lerde ilk çöp yönetmeliğinin çıkartılmasını izleyen yıllar Anadolu ve Avrupa yakalarında belirlenen alanlara atıkların yığılmasını ve üzerlerinin toprakla örtülmesiyle geçmiş. Ümraniye çöplüğünün patlaması, alandaki yığınlar içinde sıkışan metan gazının çıkışı olarak yansıtıldı medyada. Belediye raporlarında ise bu felaket, gaz patlaması değil stabilizasyon probleminden (ihmalinden) ötürü kayma olarak açıklanıyor, hatta bununla ilgili çeşitli argümanlar sunulmuş.
1993'teki bu patlamadan sonra düzenli katı atık depoloma tekniğine geçilerek çeşitli bertaaraf yöntemleri arayışına girildi. Bugün evlerimizde ayrıştırmadan market poşetlerine tıktığımız atıklar yerel belediyelerin çöp araçlarıyla kapımızın önünden toplanıp transfer istasyonlarına gidiyor. Anadolu yakasında 3, avrupa yakasında 4 ayrı transfer noktasında sıkıştırılarak hacmi küçültülen çöp blokları buralardan düzenli depoloma alanlarına götürülüyor ve toprağa gömülüyor. Düzenli depoloma alanlarında belirli bir yatırım sonrası gömülü alandan elektrik üretimi yapmak mümkün ki dünyanın çeşitli yerlerinde bu uygulamalar yaygın biçimde görülüyor. Ümraniye çöplüğünün bir kısmı bugün, spor tesisi, rekreayon alanı olarak kullanılıyor. Dolgu alan ise patlamadan sonra temizlenip, üzerine toprak örtülüp kapatılmış. Elmalı Barajı'nın hemen yanında bulunan alanda bugün çocuklar koşup oynuyor, aileler piknik yapıyor. Çöplerin gömülü durduğu yumuşak toprak zeminde bitkiler bitmeye başlamış bile.
0 yorum:
Yorum Gönder